Kayıtlar

Şubat, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayır!

Rüyalara ne dersiniz? Ben rüyalara inanırım, inanırım derken bir mesaj taşıdıklarına, iç alemlerimizin derin sessziliklerinden bize ışık olmaya geldiklerine inanırım. Bir yerde okumuştum, asıl hayat rüyalarda yaşanır diyordu, ne süper bir söz! Aynen katılıyorum, rüyaların gizli dilini anlayınca onlara kulak kabartıp küçük işaretlerini takip edince ne büyük gerçekler çıkıyor karşına! Bir kere rüyalarda hisler gerçektir bir şey olur da utanırsan mesela rüyanda onu hissedersin dolu dolu. Gerçekte olduğu gibi yokmuş gibi davranamazsın. Bu yüzden rüyalarımı yazmaya başladım. Annem rüyalarını kimseye anlatma der ama bence rüyaları anlatmakta bir sıkıntı yok. Gerçi belki vardır, çünkü onlar senin kendine verdiğin gizli mesajlarınsa bu gizli mesajları öyle herkese anlatamazsın ama değil mi! Annem haklı galiba! Facebook sayfasında yayınla tuşuna bastıktan sonra derin bir nefes aldı. Ekran yenilenip önüne kendi postunun düşmesini beklerken bir an görünür gibi oldu postu, sonra ho

bir tekrar iyi hissetme hikayesi, sıradan bir gün

Yine o boktan günlerden biri! Üstelik bugün cumartesi, insan cumartesi sabahına bu kadar boktan hissederek başlayabilir mi! Böyle bir şans böyle bir kader olur mu, offfffffff offffffffffff canım hiç birşey yapmak istemiyor, tam anlamıyla bütün gün bu yorganın altında yatabilirim. Lanet olsun böyle hayata da kadere de, aman yaaaa Yüzünü buruştup yorganı kafasına örttü; içine kocaman bir boşluk hissi oturmuş, kafasını kuma gömen deve kuşları gibi kendini karanlığa gömmek istiyor, bu gelen hisleri de, bu gelen hisler yüzünden günü görememenin verdiği suçluluk hislerini de yok etse böyle. Sımsıkı kapadı gözlerini, üstelik ortada olan bir şey de yok, yani şimdi biri arasa nasılsın dese kötüyüm dese mesela cevap olarak, neden diyecek karşıdaki ne oldu? Verecek cevabı yok, birşey olmadı öyle hissediyorum sadece, insanın kötü hissetmek için illa bir sebebe mi ihtiyacı var. İyi hissedince insanlar yine soruyorlar mı ne oldu diye. Offffffff beynim yedin beni yedin sus artık!!

Ayrılıktan Birliğe...

Kalbim, kalbimi duyuyorum. Kalbim dinginlikle atıyor. Kalbim bana daha yakın, daha büyük, daha canlı. Kalbim sıcak.. Kaifi anlattı. İnsan eksik hisseder, buraya gelmen de, bu tip çalışmalara katılman da bir şey aradığını gösteriyor.. Eksik hissediyorsun… Eksiklik hissetmen bütünlüğü bilmenden gelir dedi. Bütünlüğü bilen eksikliği hisseder. Ne güzel bir ifade değil mi? Bütünlüğe kaynak dedi.. Bütünden uzaklaşan korku hisseder. Korku kendisini öfkeyle ifade eder. Öfke gürler, patlar, yakar, yıkar, yerini üzüntüye bırakır. Ama biz üzülmeyi bilmiyoruz. Bize korku ve öfke çok iyi öğretildi. Korkuyla kararlar alıyoruz, korkuya göre adımlar atıyoruz. Şu olmasın korkusundan buna, bu olmasın korkusunda öbürüne sarılıyoruz. Bu bitmeyen döngüde mutsuzluğa sarılıp zihnimizin karanlık dehlizlerinde elimizde giderek azalan yaşam enerjisinin kaynağını arıyoruz. Neşeye ve hazza bakınıyoruz. Anlık uyutanlara sarılıp tam bulduk derken kokusuyla tadı birbirine uymayan yemekler gibi h