Uyumlanma




Sabah evde biraz daha uyumak mı yoksa çıkmak mı arasında gidip gelirken hadi Mehtap toparlan bak iyi gelecek diyerek hızlıca hazırlanıp çıktım evden. Günüm beni nereye götürecek bilmediğimden sırt çantama kitabımı, bilgisayarımı, tango ayakkabılarımı yerleştirip fırladım evden. Tek planladığım sabah ki yoga dersine yetişmekti, bir kaç dakika geçte olsa yetiştim. Dersten sonra bir duş alıp sokağa çıktım. Yönümü bilmiyorum, nereye gitsem.. Aşağı baktım, yukarı baktım, içim ikisini de çekmedi. Yanımdaki gölgeye sığınıp biraz bekledim, sonra aşağı doğru yürüdüm. Tramvaya mı binsem, Karaköy’e mi gitsem, Balat’a mı gitsem ne zamandır gideyim diyorum, yoksa deniz kenarına Emirgan’a falan mı geçsem.. Öyle karışık.. Bir yandan ahh günüm geçiyor çabuk karar ver diyen tarafım..  Bir yandan ahh bilmiyorum işte, şimdilik bilmiyorum diyen tarafım.. Durdum... Önce otobüs durağına, sonra tramvay durağına.. Neyse bindim tramvaya, duraklara baktım.. Karaköy.. Sonra Karaköy durağına geldik, inesim gelmedi.. Devam ettim, Eminönü, hop indim.. Doğru otobüsü bul, ve Balat.. Daha kahvaltı etmemişim, açım, ama nereye otursam çok yer var. Dön dolaş, dön dolaş.. Geniş bir bahçe tam surların altında yemyeşil, sepserin, beğendim burası olur, ama dur biraz daha bakayım. Peki. Dön dolaş. Patika Kafe.. Dışarda masa yok. Filiz Hanım tek oturuyor buradan komşumuz, yönetmendir. Onun yanına oturabilirsiniz. Peki. Çok açım bana bir menemen, bir acuka, biraz yeşillik. Filiz Hanım Merhaba!... Buralar neyin nesi, başladı anlatmaya.. Yahudiler, Rumlar, okullar, evler, sokaklar, şunlar bunlar sonra yoga, tango.. Konuşurken Arthur geldi, o da buradan, komşu, meğer Yoga Hocalığı yapmış bir dönem.. Arthur gidince Çakıl geldi.. Filiz’in kızı.. Bir daha içmeyeceğim diyince karşılıklı diyalog, ben ortada suskun.. Değil mi dedi Filiz Hanım, ben bilmem dedim ama su içersen bugün, iyi gelir.. Biraz daha lafladık, içme hikayeleri, şapşiklikler.. Sonra onlar gitti, Filiz Hanım beni evine davet etti kahveye.. Ne tatlı. Kalktım. Yürüdüm, yürüdüm. O geniş bahçeyi buldum, ama önce yukardaki kız lisesine ziyaret, ne kadar güzel bir bina, güzeller güzeli.. Kocaman bahçeli yerdeyim. En dipte herkesten uzak o masaya yerleştim. Kahvem geldi, duble. İçtim içtim.. Sonra kaykılıp sandalyeye yumdum gözlerimi, bıraktım kendimi uykunun kollarına.. Serin serin esiyor. Uyku, rüzgar, çeşitli enerjiler tazelenip uyandım.. Hadi bir çay. Burda kart geçmiyormuş, cebimde hesaba eksik kalan paramı kabul ettiler sağolsunlar.. Sonra ben yine yürüdüm, yürüdüm.. Evimde yürür gibi, yüreğime, nefesime yakın içimde bir tatlı huzur yürüdüm yürüdüm. Burada bir yoga stüdyosu var. Hara Yoga. Çok merak ediyordum. Hadi o zaman! Şimdi buradayım, ne güzel bir salon, evim gibi.. Derse denk gelemedim, tekrar gelelceğim demek..

Her yer evim gibi bugün.. Herkes ben gibi.. Bazen böyle günler oluyor ya da bazen böyle plansız vurunca yollara bir eşiklik bir denklik enerjisiyle şimdiye dalıp güne uyumlanma, eve varma hali oluyor. Bu aslında düzenli yaptığım bir pratikti, plansız hareket.. Aksatmıştım, zamanı geldi.  Uyumlanma, belirsizlikte kalma, sonraki adımı bilmeme.. Kalbine, içine içine kulağını dayayıp içeriyi dinleme, içerden gelenle hareket etme. Bir arkadaş önermişti, cebimde kaldı.. Sakinlik, huzur, dinginlik getiriyor beraberinde.. Bakalım daha neler olacak, bugün daha neler getirecek.. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayrılıktan Birliğe...

Çiğ Tepki, Süreç ve Pratik

Bir gün..