Oyun oynayalım!
Adamın biri bir gün bir guruyu
ziyarete gitmeye karar vermiş. Ona akıl danışmak için çıkmış yola, varmış guruya. Gurum demiş..
Ben şöforum,
bütün gün direksiyon başındayım. Sürekli trafikte sağını solunu bilmeyen insanların
arasındayım, valla artık çok yoruldum. Bu nasıl hayat bilemedim, sürekli bir sinir halindeyim. Bütün bu kötü şöförleri parasıyla almışım da etrafa dağıtmışım gibi, bana çalışıyorlar. Neredeysem önüme çıkıyorlar bıktım artık. Sen hayattan
bahsediyorsun, başka türlü yaşanabileceğinden. Söyler misin ben ne yapacağım?
Guru demiş
ki sen yarın yine çık yoluna. Bin arabana her zamanki gibi vur yola. Bu kez
aklında birşey olsun, bu kez karşına gelen tüm tecrübesiz şöförler senin üzerine
geldiklerinde bunun bir oyun olduğunu hatırla ve onlarla sinirlerini ayağa
kaldırmadan oynamaya başla..
Bu hikaye
yanlış hatırlamıyorsam Oshonun bir kiitabındaydı, o böyle yazmamıştı ben biraz
hikaye havası kattım.
Bu oyun benim de sevdiğim bir oyun.. Dün öküzden bahsettim ya, bizi ele geçiren
duygulardan..
Tam üzerine
hayat bir çeling verince keyifleniyorum.. Bugün normalde çok dikkatli ve
becerikli olduğum bir konuda yamuldum. Üstelik yamulmamı da normalde bunu
farketmesini istemediğim biri farketti.. Bana birşey söylemedi ama akşam bi
toplantı yapacağız, akşam bir şeyler duyarım diye tahmin ediyorum.
Şimdi oyunda
tam burda başlıyor. Benim içimdeki tecrübesiz şöförler üzerime sürmeye
başladı.
-
Ya nasıl yaparsın, mankafa!
-
Şimdi hep böyle sanacak, aslında
sen bunu hiç yapmazsın.
-
Ama yaa ilk defa yapıyorsun, en
iyisi bunu ona bir güzel anlat.
-
Hatta o daha konuşamadan ben
hemen bunu anlatayım da hemen anlasın suçsuzluğumu, hem ben konuyu ne kadar dikkate almışım onu da farkeder..
Yani napayım edeyim bu hikayeden aklanayım.
O an üzerimde pis, tatsız bir suçluluk duygusu var tabi.. hiç hoşuma gitmiyor
hissetmek. Hissetmeyeyim diye de içerde çılgın bir çaba, düşünceler uçuşuyor,
nasıl kurtarırım kendimi, nasıl anlatırım benim hatam değil, nasıl olanın
sorumluluğunu almam.. Nasıl burdan temiz pür-i pak çıkarım.. ben suçsuzuum Hakiiim Beyyyy!!!
İşte oyun burda.. bütün bu karmaşanın yani içsel
trafiğin ortasında olanı sessizce izlemek.. İzlediğin yerden bedenindeki duyumları da farketmek. Bu oyunun belli bir yönü ya da
sonuçu yok. Şu an oynadığımda beni ok abi ben hatalıyım, daha dikkatli
olmalıydıma çıkardı.. Akşam konu karşıma çıkarsa paşa paşa sorumluluğu alıp
kabul edeceğim hatamı..
Bedendeki duyum konusunda küçük bir parantez açacağım. Bazen belli düşünceler bedende belli yerleri uyarıyor. Bu yüzden izleme hali içinde nefesini, bedeninin rahat olup olmadığını, elini, ayağını hissetme hali bu. Biraz liman gibi oyunda, çünkü trafikte düşüncelere çok kapıldığında beden seni anda tutacak liman olacak. Her dağıldığında yine toparlanacasın onun sayesinde.
Bazen konu çok hassassa oyunu oynasam bile, kendimi diğer şöförlere bağırırken buluyorum. Bazen herşeyi tamamen
unutup ben de onlara sürmeye başlıyorum, hodri meydan sen misin beni ezen, ben
ezerim seni asıl! Aksiyonu bol bir hikayeye dönüşüyor olan. O anlarda gerçek
hayatta biri yüzüme bir ayna tutsa herhalde kaşlarım çatılmış, suratım beş
karış bulurdum kendimi.
Amaç bir yere varmak değil, hep sessiz kalıp
izleyebilemek, ya da hikaye yaratmak falan değil. Amaçsız bir oyun oynayabilir
misin? Sonucunda ne olur nereye varacak aldırmadan sadece yaşamın içine bir farkındalık
pratiği eklemek gibi düşün bunu. Bazen yamulacaksın, kendini avazın çıktığınca
içindeki diğer şöföre bağırırken bulacaksın kendini, bazen bu kez kesin aydınlandım
deyip merkezde oluşuna, izleyebilmene şaşacaksın.. Bazen bedendeki duyumlara bakmayı unutup sadece düşüncelere kulak kabarttığını farkedeceksin. Kapılacaksın, kapılmayacaksın, nefesini hatırlayacaksın, derin bir nefes alacaksın, belki almayacaksın.
Farkındalık pratiği diyorum bunlara, belki
başkaları da diyor emin değilim. Sadece şunu biliyorum pratik etmedeğin şey
çiçek olup açmıyor. Bu arada çok önemli bir kural var oyunda, inanılmaz önemli;
kendini asla yargılamadan oynayacaksın. Ulan yine yapamadım, ya bak ne oldu
falan yok. Huysuzu tatile gönder oynarken ( Huysuz için ilk yazının linki
aşağıda)
Her insanın kendine göre bir tecrübesi var,
bir tecrübe asla herkese konuşmuyor. Ben yaşamda beni daha çok ana getiren, düşüncelerimi dinleyebilmemi sağlayan bu tip pratikler yapmayı severim. Düşüncelerim aralanır havalanır ve yaşadığımı hissederim.
Kalbine yattıysa sen de yap. Hatta yorumlarını da yaz.
Huysuz için;
https://mehtapyildizyoga.blogspot.com.tr/2018/01/yllar-once-bir-yoga-dersindeyim-ben.html
Çok Sevgiyle
17 ocak 2018 Kadıköy de bir café
Her olayda bazen başarı bir sonrakinde başarısızlık bunlarla oynamayı öğreniriz bir gün ))
YanıtlaSilÇok güzelsin yazmışsın
sevgiler
oyun oynadıkça oyuncu da gelişiyor :)) teşekkürler!
Sil